Gebelik döneminde kadınlarda artan su ihtiyacı nedeniyle vücutta su tutulumu artar ve ödem oluşur. Gebelik süresince artan kan hacmi ve kan akış hızının artması, damarlarda genişlemeye yol açar ve bu durum, hücreler arasında sıvı birikimine neden olarak şişkinliklere yol açar. Ayaklar, eller ve vücutta görülen bu şişkinliklerin en belirgini ayaklarda meydana gelen şişmelerdir. Doğum sonrasında vücutta oluşan şişkinlikler yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. Normal doğuma kıyasla sezaryen sonrası ayak şişmesi daha yaygındır. Doğum sonrasındaki lohusalık döneminde kadınlarda ödem nedeniyle rahatsızlıklar ortaya çıkar. Özellikle tüm ameliyat geçirenlerde ayak şişmesi olgusuna sıklıkla rastlanır.

Sezaryen sonrası ayak şişmesinin nedeni, yer çekiminin etkisi veya toplardamar dolaşımının bozulmasından kaynaklanabilir. Doğum sonrasında bacaklarda ve ayak bileklerinde oluşan ödem, şişkinlikler şeklinde kendini göstermeye başlar. Ayakları şişen kadınların ayaklarını aşağı doğru sarkıtmamaları ve bol bol sıvı tüketmeleri gerekir.

Eğer bu önerilere dikkat edilirse, kısa zamanda başta ayaklar olmak üzere vücudun çeşitli yerlerinde oluşan şişlikler azalacaktır. Sezaryen sonrasında ayakların şişmesi genellikle ameliyattan yaklaşık 20 gün sonra kendiliğinden geçer. Eğer bu şişlik, 20 gün içinde iyileşmezse ciddi bir hastalık belirtisi olabilir ve kısa zamanda hekime başvurulması gerekir.

Sezaryen sonrası oluşan ayak şişmelerinin sebepleri arasında hamilelik döneminde çok yağlı yiyeceklerin tüketilmesi, tuzun gereğinden fazla alınması ve yeterince su içilmemesi bulunur. Ödemi atabilmek için düzenli beslenme, ayakları bol bol dinlendirme ve doktor kontrollerinin aksatılmaması gerekir. Ayrıca, sezaryen bir ameliyat olduğu için her ameliyat gibi risk taşır. Sezaryen ameliyatının başarılı geçmesi, devamında bir sorun oluşmayacağının garantisi değildir. Bu nedenle mutlaka sezaryen ameliyatı sonrasında bedeninizdeki değişiklikleri hekiminizle paylaşmanız önemlidir.

Sezaryen sonrası ayak şişmesi, birçok kadında görülebilen bir durumdur ve ufak önlemler alarak kolayca yönetilebilir. Düzenli doktor kontrolleri, yeterli sıvı tüketimi ve ayakların dinlendirilmesi bu sürecin daha rahat geçirilmesine yardımcı olacaktır.